TÜRKİYE TÜRKLERİNİN KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR KAÇ DÜŞÜNCE
Kütahya çinisi, fotoğraf ARS
--- Bilinmeyen ile yüzleşen cesaret kendi
benliğini bulur. ---
Anadolu
Türklerinin yüzyıllar alan Batı’ya göçü onlarca Türk asıllı boyun kah yerleşik
devletler kurarak kah kabileler olarak oradan oraya göçünden oluşur. Doğan KUBAN’ın ‘Batı’ya Göçün Sanatsal
Evreleri’ kitabının ‘Türk Sanat Tarihi Sorunsalı’ adlı kısmı bunu çok güzel
inceler.
KUBAN’ın ‘Divriği
Mucizesi’ adlı bir diğer kitabı Divriği Camii ve Hastahanesini inceler. Divriği camiinin kapılarından birinde güneş
belirli bir açıyla geldiğinde kapı nişinde boyun eğmiş bir insan şekli gölgesi belirir. Boyun eğmek biat etmektir. Divriği Camii bunun gibi sayısız mucizelerle
doludur. KUBAN’ın kitabı bunları
titizlikle en ufak ayrıntılarına kadar inceler.
Biat etmek
önemi yalnız Selçuklularda değil günümüz Türkiye’sinde de çok öne çıkan bir
olgudur. Af buyurup bakınız, hem sağda
hem de solda her toplulukta liderlerin önemi çok yüksektir Türkiye’de. Toplumumuz hep aynı iki üç saygıdeğer
şahsiyeti dinlemekten çekinmez. Düşünce
çeşitliliği, zenginliği, ve malesef derinliği giderek azalmıştır toplumumuzda. Oysa kavimlerin göçüne baktığımızda, önden
gönderilenler, sağ sol cenaha hatta arkaya gönderilen artçıllar görülür. Bunlar toplumu bilinmeyene karşı koruma
amaçlıydı.
Biatın
toplumu düzenleyici işlevini küçümsemek mümkün değil. Ama çeşitlilk tolere edilmesi gereken bir
zenginliktir.
Tabii din
konusu öne çıkıyor bu noktada. Eğer dini
öğelerde hiç bir değişiklik yapmak uygun görülmüyorsa, toplumun ve devletin
bekaası açısından yeniliklere açık olabilmek için, din ve devlet işlerini
ayırmak bir zorunluluktur.
Musatafa
Kemal bunu düşünebildiği için biraz da, Anadolu Türkleri’nin ona Atatürk
demesini hak etmiştir.
Ali Rıza
SARAL