Friday, November 11, 2022

YAŞLIYI ANLAMAK

 

YAŞLIYI ANLAMAK

 


80 yıllarıydı.  Anneannem bize ziyaretteydi.  Kolumu onun sırtına dolayıp  omuzuna attım.  Vücudu öne doğru eğildi ve başı hafif öne düştü.  Sonra bana gülümseyerek  ‘Oğlum insan yaşaldıkça içindeki ateş hiç sönmüyor’ dedi.  !990’da ABD’de tatlı bir arkadaşımın  omuzuna kolumu attığımda o da anneannemin aynısı hareketi yapınca daha iyi anladım anneannemin sözlerini...

 

Annem son çocuk olarak beni  normalin çok üstünde bir süre emzirmiş.  3 çocuk tabii zor.  İş yaparken beni bir çarşafa koyar sırtına bağlarmış.  Yaşı 80’in üzerine çıktığında ben de vücudumu sırtına dayayıp çenemi arkadan omuzuna koymaya kollarımı da çak çaklarına sarmaya başladım.  İkimiz de çok memnun olurduk.  Kucağına çocuk almayı çok severdi.  Ben de zaman zaman tam ağırlığımı vermeden dizlerine otururdum.  Bir de öpüp okşarken ‘Ne yapalım bununla idare edeceğiz’ der bazan kulak memesini emerdim.  Bebeğini emzirir gibi hiç sesini çıkarmaz sonra  da gülerdi.

 

Yaşlı insan dünyanın değişmesine ve kendi kişisel sağlık sınırlamalarına karşı giderek kendi içine çekiliyor.  Elektronik aletleri kullanmakta güçlük çekiyor, kullanamıyor.  Sağlık sorunları nedeni ile alışık olduğu gibi davranamıyor, hareket edemiyor.   ‘Ben böyle olacak kadın mıydım?’ derdi annem. Çevresindeki hızlı değişimlere ayak uyduramıyor.  Giderek küçülen kendi dünyasının sınırlamaları ile yalnızlık içinde yaşamaya mahkum oluyor.

 

Yaşlı insanların yaşam kalitesi nasıl düzeltilebilir?  Öncelikle çocukları, gençleri çok iyi eğiterek.  Mesleklerini kullansın kullanmasın bütün bayanlar mümkün en üst düzeyde eğitim almalılar.  Yaşam boyu eğitim ve kalite yükseltme kültürü çok önemli.  Yaşlı insan ‘boş’ kalmamalı, boşluğa düşmemeli.  Bir yaşlı insanın sınırları içinde bir çok yazar sanatçı, iş adamı neler neler yapıyorlar.  Sorun yaşlının fiziki sınırları değil kendini yeteneklerini ruhunu yenileyememiş olması...

 

Bakıyorum da, yaşlıların ne kadar büyük bir zihin gücünü üretkenliğe dönüştüremeyip ihtimamla toprağa gömüyoruz  her an...

 

Ali Riza SARAL

 

 

Tuesday, June 7, 2022

MİAM – Kamran İNCE derslerinden ilk semester bazı izlenimlerim

 

MİAM – Kamran İNCE derslerinden ilk semester bazı izlenimlerim

-          Hergün en az 1.5 saat çalış.

-          Gel bu ödevin bir satırını ben yazayım sonraki satırını sen yaz.  Bir benden bir senden...

-          Articulation, dynamics ve partilerin hepsini birden düşün.  Partilerden birini baştan sona yazıp sonra ötekini yazma Ockeghem gibi...  Bir kaç ölçü olabilir ama sonra hemen tamamla...

-          Avoid meter beats, treat motives as a whole, independent from beat/meter, hear it as a whole before you write it.

-          Yaptığın işte hiç bir belirsizlik hiç bir şüphe kalmamalı.  Herşey açık ve net olmalı.

-          Ödevleri koyu kalemle 6B – 7B ile yaz, net olsun.

-           

-          Exeggerate, use fff do not limit yourself or your imagination

-          Uçlara git hep ortalarda dolaşıyorsun

-          It should be potent, it should creat contrast hence it should motivate the continuous flow of the music

-          İlk önce kağıt üstünde düşün.  Sonra bilgisayara geç.

-          Accompanying parts shall maximize the main idea part’s effect.

-          Ana düşünce çok çarpıcı olmalı.  Bir anda kavramalı dinleyiciyi.

-          Emin olmadan hiç kimseye gösterme.  Bir kaç gün ara verip tekrar döndüğünde yaptığın işe yeni bir gözle bakma şansını kaçırma.  Yaptığı müziğe başka bir insanın gözü ile eleştirel bakabilmek bir bestecinin en kıymetli yeteneğidir.

-           

-          Çalışan çabalayan A alır ama tam gücünü koymayanın notunu kırarım.

-          Demanding bir hoca her zaman bir iki fazlasını istiyor.

-          Erich Maria REMARQUE’ın İnsanları Seveceksin kitabını andıran bir kişiliği var.  Dobra dobra, arkadaşça bir üslup fakat yeri geldiğinde son derece dolaylı ve iyi tasarlanmış mesafeli uyarılar veriyor.

-          Çok cömert bir hoca.  Öğrenci ile yakın döğüşüyor.  Soğuk bir mesafe koymuyor. Bilgiyi öğrencinin ağzına koyuyor.  Son derece  samimi tepkiler uyarılar bu etkileşim içinde talim parkurundaki bir komando askerinin ani refleksleri gibi...  Cevabı ya da soruyu anında yapıştırıyor.

My letter to NHKworld, a Japanese channel at Tokyo.

My letter to NHKworld, a Japanese channel at Tokyo.

  I congratulate your broadcast of a documentation related to documents left by the Jewish guards who collaborated with Nazis at Auschwitz.  It was a very well prepared objective program. 

    I would suggest it would be even better if you also prepare/broadcast a program which displays the German folk crowds supporting vehemently Hitler in his parades.  Also the Nazi propaganda mechanism and how/why it succeeded.

    I worked for EUROCONTROL Karlsruhe as an ATC-FPP engineer btw 1992 and 1997.  I believe we must think seriously why NAzis came to power.  In fact focusing every blame on Nazis saves the wrongs in the German culture that gave rise to the II world war.  


    I loved the ending of your program about Auschwitz that the main NAzi leader who designed the Auschwitz says 'I did not even kill a single Jew'.  In fact many a German says the same 'I did not kill a single Jew'...


    The problem is (also begins the same in Turkey); a society needs to maximize its positives to be successful.  For example, your programs underlines a 'smiling positive attitude' in most of persons going through the broadcasts.  It is good.  It is a strength. And it is also something that may reduve variety... That may lead everybody to move in the same direction. ... 

   I appreciate your precious contribution to the world culture.  Personally I benefited very much from the poises of your speakes.  By the way they are extremely pretty...  

   Best.

   Ali Rıza SARAL

    Istanbul, 2022

Saturday, April 2, 2022

CRR Ustalık Sınıfı – Kamran İNCE

 


CRR Ustalık Sınıfı – Kamran İNCE

 Cemal Reşit Rey Ustalık sınıfı 2 Nisan 2022 tarihinde Kamran İNCE tarafından sunuldu.  Kamran İNCE’yakın döğüşen’ öğrenci ile arasına ‘nazik’ bir mesafe duvarı koymayan cömert bir eğitici...  Saygıdan kaynaklanan mesafeyi bilgi ve tecrübesi ile inşa ediyor.

 İNCE oturumun konusunu ‘business of music’ olarak açtı, business’ten kast ettiğinin iş, ticaret vb olmadığını belirterek...  İzlenimim, ödüller, yarışmalar, Roma  vb. kendi başarılarına giden yolda edindiği tecrübeleri soru cevap şeklinde aktardı.

 Business of music’te ilk adım hatta herşeyin dönüp dolaşıp geldiği noktanın product – ürün olduğunu ileri sürdü.  Çünkü bütün kapıları açan gönderdiğiniz veya ilgililerin bir şekilde görüp beğendiği eserdi önünde kapıları açan...

 Toplantının en önemli dersi:  Kişinin ürünün hazır olduğuna inanması, karar vermesi süreci...  Eseri yaptıktan sonra bir süre bir hafta onu ellemeyi ve daha sonra geri dönüldüğünde en ufak bir şüphe duyulursa onu mutlaka düzeltinceye kadar mücadele etmeyi tavsiye etti.  ‘Bu idare eder’, ya da ‘o kadar kusur kadı kızında da olur’ türünden yaklaşımların çok yanlış olduğunu söyledi.  Eserin bittiğindan tam olarak emin olmak gerektiğini belirtti.  Çünkü kusurlu eserlerin bir kaç tanesini aynı yere yollarsanız artık daha iyisini yollasanız bile sizi ‘kusurlu yazan’ olarak tanıdıkları için yeni eseri pek incelemezler dedi.

 Eserin yazma süreciyle ilgili:  İlk olarak kullanacağı enstrümanlar ve ortam, daha sonra ne ve nasıl anlatacağı üzerinde durdu.  Yazmaya başlamak için içinde bir ‘gut feeling’ oluşmasını beklediğini, bir ürperti, bir ‘emotion’ oluşmasını...  Daha sonra bunu nasıl notaya dökebileceğini düşündüğünü...

 En önemlisi:  Yaptığı müziğin üretim süreci içinde başlangıçta kendisine ait beklentiyi bile aşması gerektiğini ileri sürdü.

 Toplantı Maltepe üniversitesinden öğrencilerin ve öğretim üyesi Armağan DURDAĞ’ın soruları ve İNCE ile yakın tartışmaları ile iki saatten uzun sürdü.  Kamran Beyin nazik davetiyle Flüt konçertosunun provasını izlemek üzere dağıldı.

 USTALIK SINIFI toplantıları ile CRR yaşlı kuşaktan gençlere bilginin naklini organize etmede ve yaygın duyurmada çok başarılı...  Tabii bilginin, ses ve görüntü kayıtları ile kurum içinde biriktirilmesi ve saklanması da önemli  [1] ...

 

Not: ABD’de konservatuarda okurken her sabah 06’da başlayıp 2 saat kompozisyon yaptığını gün içinde ise 2-3 saat zamanını eserlerinin kaset ve notalarını yüzlerce kişiye posta ile iletme mücadelesine ayırdığını belirtti.  Bunlardan bir kaç tanesi sonradan ona ‘yürü ya kulum’ diyen destekçi ünlü kişiler olmuş.

REFERENCES: 

[1] Laurie Joan Aron, Managing to Learn: How Companies Can Turn Knowledge into Action, Harvard Business School

 

 

 

Tuesday, March 29, 2022

Hareketi Görmek

 HAREKETİ GÖRMEK

Bakışınızı bu görüntünün sol tarafındaki siyah noktaya sabitleyin. Fakat bekle! Önce bu paragrafı okumayı bitirin. Sol noktaya bakarken şu soruyu yanıtlamaya çalışın: Sağdaki nesne hangi yönde hareket ediyor? Çapraz olarak mı sürükleniyor, yoksa yukarı ve aşağı mı hareket ediyor?

 Unutma, soldaki noktaya odaklan.

https://cdn.vox-cdn.com/thumbor/Cn-TTIqVy2GebdFEyX05yjrJXXs=/800x0/filters:no_upscale()/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_asset/file/19726869/illusion.gif

 Bilinçli algı fiziksel duyumdan ayrılmaktadır.

 Görme mekanizmamızın dışında, beynimizin ön kısımlarında gerçekleşen bir görsel analiz, hesaplama ve tahmin dünyası var.  Gerçekliğin “hikayesinin” inşa edildiği yer burasıdır.

 Yanlış ‘gördüklerimizi’ bilinçli olarak geçersiz kılamıyoruz.  Çünkü yanlışlığın kaynağı bizden habersiz yorum yapan beynimiz.  Ama beynimizin bize gerçeklik hakkında anlattığı hikayeler, yanlış olsalar bile son derece ilgi çekicidir.

 Gerçeğin kendisini göremiyoruz. Görme yeteneğimiz gerçek dünyanın 100 milisaniye gerisinde.  Neden dünya hakkında bir hikaye görüyoruz - bir hikaye – gerçeğin kendisi değil? Bunun nedeni, doğanın evrimyasasının zihinlerimizi kusurlu hale getirmesi değil. Aslında değişen koşullara bir uyumun soucu bu uyarlama.

 "Sürekli bombardımana tutulduğumuz bu olağanüstü büyük  bilgi miktarını dikkatli bir şekilde işlemeyi istemeyiz bile. Doğal olarak bunun için gerekli mekanizmalarada  sahip değiliz. "

 "Duyu sistemleriyle ilgili kirli küçük sır, yavaş olmaları, gecikmeli olmaları, şu anda ne olduğuyla değil, 50 milisaniye önce veya görme durumunda, yüzlerce milisaniye önce ne olduğuyla ilgili olmalarıdır.

 Böylece beyin, hareketin yolunu hareket gerçekleşmeden önce tahmin eder. Bize nesnenin nereye gittiği hakkında bir hikaye anlatır ve bu hikaye bizim gerçeğimiz olur.

 "Hareket eden nesneleri hareket yollarında yeterince ileride görüyoruz." Buradaki illüzyon aslında işlevseldir. Bu illüzyon gecikmelerin üstesinden gelmemize ve nesneleri oraya vardıklarında nerede olacaklarsa orada görmemize yardımcı oluyor.”

 Bilinç olarak deneyimlediğimiz şey, gerçekte olan, gerçekleşen değil, önceliklebir  tahmindir. Gerçek duyusal bilgi sadece hata düzeltme işlevi görür. "Her zaman duyusal bilgileri kullanıyor olsaydınız, motor kontrolünüz üzerinde çok feci etkilere yol açacak şekilde hatalar birikirdi". Beynimiz mümkün olduğu kadar çok tahminde bulunmayı sever, sonra tahminler yanlış gittiğinde rotayı düzeltmek için duyularımızı kullanır.

 Brian Resnick, The neuroscience of optical illusions, explained - Vox, Jun 22, 2020

Friday, March 25, 2022

Adnan Hoca'yı Anlamak

 Adnan Hoca'yı Anlamak...

Adnan SAYGUN'un var olan düzen içinde duruşunu en iyi öğrencileri değerlendirebilir belki de...

MİAM kütüphanesine ilk göz gezdirişimde dikkatimi çeken... Adnan Bey düzeni övmekten öte yer yer onu eleştirebilen mücadeleci bir kişilikti bence...

Kitabı Adnan Bey Bülent TARCAN'a hediye etmiş. O da Borusan kütüphanesine... Sonunda MİAM kütüphanesine gelmiş... Hem Bülent Bey'in hem de Adnan Bey'in bazı derslerine girmiş az da olsa tanıma şansına sahip olmuştum. Allah rahmetler eylesin.


Saygılarımla



Wednesday, March 16, 2022

La personne qui a maudit ma mère

 

La personne qui a maudit ma mère

ANNEME KÜFREDEN

 

Je me suis réveillé dans les logements de fortune d'un camp d'entraînement commando à Isparta-Egirdir.  Mon défunt père a été officier enseignant à l'école Eğirdir Mountain Commando pendant de nombreuses années...  Je n'oublierai jamais, quand j'étais très jeune, il nous a strictement avertis à quelques reprises; "Si quelqu'un insulte ta mère ou moi, ne sois pas en colère et ne réponds pas"...   Son but était que nous prenions l'habitude d'éviter les comportements réactifs ...

Ben hayata Isparta-Eğirdir’de bir komando eğitim kampının derme çatma lojmanlarında gözlerimi açmışım.  Rahmetli babam Eğirdir Dağ Komando okulunda öğretmen subaydı uzun seneler...  Hiç unutmam, çok küçükken bir kaç kez bize sıkı sıkı tembihlemişti; ‘birisi annenize ya da bana küfrederse sakın kızmayın ya da yanıt vermeyin’ diye...  Amacı bizim tepkisel davranışlardan kaçınma alışkanlığını edinmemizdi...

Une publication scientifique suggère que des dommages au cerveau antérieur liés au raisonnement entraînent une altération de la prise de décision et que ces dommages empêchent les personnes d'adopter des comportements adaptés à leur situation.  Les faiblesses du raisonnement conduisent à l'incapacité de modifier les préférences comportementales en fonction des circonstances, ce qui conduit à la réactivité [1].

Bilimsel bir yayın muhakeme ile ilgili ön beyinde oluşan hasarların karar vermede bozulmalara yol açtığını ve bu hasarların kişileri içindeki durumlara uygun davranışlara girmekten alıkoyduğunu ileri sürer.   Muhakemedeki zayıflıklar davranışsal tercihleri koşullara göre değiştirememeye yol açar, ve bu tepkiselliğe yol açar [1].

Le fait qu'un petit enfant "pousse le poing sur quelqu'un qui a blasphémé sa mère" et la réaction totale à "des mots et des écrits dégradant les valeurs religieuses" sont des comportements réactifs essentiellement similaires, je pense à la lumière des principes de commando que mon père m'a enseignés.

Küçük bir çocuğun ‘annesine küfreden birine o anda yumruk atması’, ‘dinsel önemi olan değerleri küçük düşürücü söz ve yazılara’ çok yüksek perdeden ve mercilerden topyekun tepki verilmesi özünde benzer tepkisel davranışlardır bence babamın öğrettikleri komando prensipleri ışığında.

Alors, qu'est-ce qui fait que l'enfant réagit fortement à celui qui a maudit sa mère ? Sans doute les faiblesses de son raisonnement. La place de la mère dans l'esprit de l'enfant est placée dans un tel cadre émotionnel que; ce cadre exclut le raisonnement mental qui permettra à l'enfant de peser les conséquences de ses comportements d'action rapide.

Peki çocuğun annesine küfredene sert bir tepki vermesine neden olan nedir?  Muhakemesindeki zayıflıklardır şüphesiz.  Kafasında annesinin yeri öyle bir duygusal çerçeveye yerleşmiştirki, vereceği hızlı tepki davranışlarının sonuçlarını tartmasını sağlayacak zihinsel muhakemenin önüne geçer.

Cependant, une mauvaise déclaration verbale n'atteint pas la mère de l'enfant et ne peut l'affecter. Cependant, en humiliant sa mère, il peut offenser l'enfant lui-même à cause de la relation.  Cependant, la personne qui prononce ce mot devrait déjà être humiliée aux yeux de l'enfant et son comportement devrait perdre de son importance et de sa valeur. Alors, qu'est-ce qui cause le problème? La mère est tout pour l'enfant et l'enfant croit que sa mère est précieuse non seulement pour lui-même mais aussi pour le monde entier. Mais le mauvais mot qu'il rencontre affaiblit cette croyance de l'enfant.

Oysa söz ile sarf edilmiş bir kötü ifade çocuğun annesine ulaşmaz, onu etkileyemez.  Ancak annesini küçük düşürerek aradaki ilişki nedeni ile çocuğun kendisini rencide edebilir.  Oysa bu sözü sarf eden kişi çocuğun gözünde zaten küçük düşmeli ve davranışları önem ve değerini kaybetmelidir.  Peki sorun neden kaynaklanmaktadır?  Annesi çocuğun her şeyidir ve çocuk annesinin yalnız kendi için değil bütün dünya için değerli olduğuna inanmaktadır.  Fakat karşılaştığı kötü söz çocuğun bu inancını zayıflatmaktadır.

Alors que faut-il faire pour que l'enfant ne réagisse pas brusquement et soudainement à la personne qui a maudit sa mère?

Çocuğun annesine küfreden kişiye sert ve ani bir tepki vermemesi için ne yapmak gerekir o zaman?

Dans le système de pensée de l'enfant, il est nécessaire de réduire la soif d'appréciation des autres pour sa mère et pour lui-même. Il y a un très bon dicton à ce sujet dans la culture occidentale. « Les autres peuvent tout vous prendre. Votre propriété, votre réputation, même votre santé et même votre vie... Mais même sur le chemin de l'exécution, personne ne peut rien vous enlever : votre attitude face à cette situation'...

Çocuğun düşünme sisteminde annesi ve kendisi için başkalarının takdirine olan açlığı azaltmak gerekir.  Batı kültüründe buna ilişkin çok güzel bir deyiş vardır.  ‘başkaları sizden herşeyi alabilir.  Malınızı mülkünüzü, itibarınızı hatta sağlığınızı ve hatta hayatınızı...  Ama idam edilmeye giderken bile hiç kimse sizden bir tek şeyi alamaz: Sizin bu duruma karşı tutumunuzu’... 

 Ali Rıza SARAL

LES RÉFÉRENCES:

[1] Benedetto De Martino,* Dharshan Kumaran, Ben Seymour, Raymond J. Dolan;  Frames, Biases, and Rational

Decision-Making in the Human Brain, Science 313, 684 (2006);

 ‘ Lesions of the OMPFC cause impairments in decisionmaking; these are often characterized as an inability to adapt behavioral strategies according to the consequences of decisions, leading to impulsivity (27, 28).’

 

Saturday, March 12, 2022

Embodiment of Culture

 

EMBODIMENT OF CULTURE

 

Anatolian Civilizations Museum ANKARA - Hittite

Embodiment is the means and beings of the existence of an identity.  It may be dynamic; it may change / evolve through time.  It may be reflexive/nonreflexive; it may be aware of itself or not.  It may be homogenous or heterogenous.  It maybe compact or composite.  It may be abstract or absolute; it may be a concept.

 Culture has an embodiment. For example İstanbul Technical University culture is embodied by its buildings, libraries, classrooms, labrotaries, teachers, students, civil servants but also by the interactions of its living embodiment wtih themselves and its environments.

 Culture in general is embodied by the customary beliefs, social forms and material traits of any racial, religious or social group[1].  On the other hand, these beliefs, social forms and even materials are created thorugh the daily life of people.  Culture is also the ‘the characteristic features of everyday existence shared by people in a place or time’ [1].

 Through our bodies we reach other people and the world.  To speak with others, to help others, to work, to create, to love we use our bodies.  We exist with our bodies.  We feel our existance through our bodies…  And we create our culture with our bodies [2] .

“Behind your thoughts and feelings, my brother, stands a mighty commander, an unknown sage – he is called Self.  He lives in your body, he is your body.” [3]

 We know our body by its abilities.  We can turn our hand, open it, make it a fist, move our fingers one by one etc.  We can also feel every movement our hand does if we listen it.  We can feel it as a whole or its parts separately... 

 If a human has a hand, he or she feels more or less the same abilities with his hand and similar basic feelings…  But was the hand of Rembrandt the same as mine?  Was the relation of Rembrandt’s hand with his mind the same as mine?  Merlau-Ponty has written “I do not simply possess a body; I am my body”  in ‘Phenomenology of Perception’.  Rembrandt’s hand was not simply a hand, it was Rembrandt the painter’s hand…  It was Rembrandt the painter himself.

 When a master artist teaches his art to a student  he passes the way he holds his hand to his pupil.  Transition of behaviours, attitudes, sensations, skills, customs and so on creates and evolves the cultural embodiment. This may be transmitting a skill as simple as a mother teaching her baby how to drink water [1].

 “Embodiment is the process or state of living in a body.”  A person living in a culture does not necessarily be aware of his being in this sense.  He performs the acts and rituals of culture’s embodiment.

 “Phenomenological theorists distinguish between the subjective body(as lived and experienced) and the objective body (as observed and scientifically investigated).  My lived body is an EMBODIED CONSCIOUSNESS which fluidly and pre-reflectively engages the world.   As we engage in our daily activities, we tend not to be conscious of our bodies and we take them granted – body that is passed-by-in-silence” [4].

 An artist may choose to stand up consciously in a certain cultural embodiment, he may choose to use cultural colors, styles, customs etc.  Like in all the uses of embodiment, the use of cultural embodiment may eleviate the difficulties of creating art works at the expense of losing the awareness necessary to create something new.

 On the other hand, staying a way from the embodiment of a certain culture, causes the loss of contact with its interfaces which may cause the artist to lose his nourishment of his own culture’s embodiment.

 Ali Riza SARAL

 REFERENCES:

[1] Hahn, Thomie; Sensational Knowledge

[2] Culture, Merriam Webster

1a: the customary beliefs, social forms, and material traits of a racial, religious, or social group also : the characteristic features of everyday existence shared by people in a place or time

 b: the set of shared attitudes, values, goals, and practices that characterizes an institution

 c: the set of values, conventions, or social practices associated with a particular field, activity, or societal characteristic

 d: the integrated pattern of human knowledge, belief, and behavior that depends upon the capacity for learning and transmitting knowledge to succeeding generations

 2a: enlightenment and excellence of taste acquired by intellectual and aesthetic training

b: acquaintance with and taste in fine arts, humanities, and broad aspects of science as distinguished from vocational and technical skills

[3] Nietzsche, 1883, ‘Thus Spoke Zarathustra’ from Learning Space – OpenLearn – The Open University.

[4] Jean-Paul SARTRE, 1943, Being and Nothingness.

 

 

Sunday, February 13, 2022

Life is precious enough to be one's own self.

 TOEFL 300 words article writing question's subject was something like: Shall you try to be like others or try to be different from others?

My answer article ended with:
Life is precious enough to be one's own self.
HAYAT KİŞİNİN KENDİSİ OLMASINA DEĞECEK KADAR KIYMETLİDİR.

Tuesday, January 25, 2022

Türkiye Türklerinin Kültürü üzerine bir kaç Düşünce

 

TÜRKİYE TÜRKLERİNİN KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR KAÇ DÜŞÜNCE

 

                                                                                                                                Kütahya çinisi, fotoğraf ARS

---  Bilinmeyen ile yüzleşen cesaret kendi benliğini bulur.  ---

 Anadolu Türklerinin yüzyıllar alan Batı’ya göçü onlarca Türk asıllı boyun kah yerleşik devletler kurarak kah kabileler olarak oradan oraya göçünden oluşur.  Doğan KUBAN’ın ‘Batı’ya Göçün Sanatsal Evreleri’ kitabının ‘Türk Sanat Tarihi Sorunsalı’ adlı kısmı bunu çok güzel inceler.

 KUBAN’ın ‘Divriği Mucizesi’ adlı bir diğer kitabı Divriği Camii ve Hastahanesini inceler.  Divriği camiinin kapılarından birinde güneş belirli bir açıyla geldiğinde kapı nişinde boyun eğmiş bir insan şekli gölgesi belirir.  Boyun eğmek biat etmektir.  Divriği Camii bunun gibi sayısız mucizelerle doludur.  KUBAN’ın kitabı bunları titizlikle en ufak ayrıntılarına kadar inceler.

 Biat etmek önemi yalnız Selçuklularda değil günümüz Türkiye’sinde de çok öne çıkan bir olgudur.  Af buyurup bakınız, hem sağda hem de solda her toplulukta liderlerin önemi çok yüksektir Türkiye’de.  Toplumumuz hep aynı iki üç saygıdeğer şahsiyeti dinlemekten çekinmez.  Düşünce çeşitliliği, zenginliği, ve malesef derinliği giderek azalmıştır toplumumuzda.  Oysa kavimlerin göçüne baktığımızda, önden gönderilenler, sağ sol cenaha hatta arkaya gönderilen artçıllar görülür.  Bunlar toplumu bilinmeyene karşı koruma amaçlıydı.

 Biatın toplumu düzenleyici işlevini küçümsemek mümkün değil.  Ama çeşitlilk tolere edilmesi gereken bir zenginliktir. 

 Tabii din konusu öne çıkıyor bu noktada.  Eğer dini öğelerde hiç bir değişiklik yapmak uygun görülmüyorsa, toplumun ve devletin bekaası açısından yeniliklere açık olabilmek için, din ve devlet işlerini ayırmak bir zorunluluktur.

 Musatafa Kemal bunu düşünebildiği için biraz da, Anadolu Türkleri’nin ona Atatürk demesini hak etmiştir.

 

Ali Rıza SARAL

Sunday, January 23, 2022

İlk okul 5 için bir matematik sorusu

 

Merhabalar, bu sefer ilk okul çocukları için bir sorum var.

 Evi süpürürken elektrik süpürgesi mi kullanmak yoksa atadan kalma eski fırça süpürge mi kullanmak daha ucuzdur?

 Tabii bu bir optimizasyon sorusu... Çocukları(mızı) küçükken optimizasyona yönlendirsek toplumumuzda aşırılıklar daha az olmaz mı acaba? Bu soruda hepimize...

 Ha, bu resimlerin ne alakası var diyeceksiniz. Bunları Dusseldorfta bir müzede çekmiştim. Altında da 'optimum' yazıyordu saygıdeğer bayanın kafasının.